Gündelik Olaylar...
Loading...

Dünya Denizleri’ne En Zararlı Egzotik (İstilacı) Türler | Biyo-Çeşitlilik M.Doğan Özdemir




Bulunduğu ekosistemin yerlisi olmayan ve değişik etkenlerle o bölgeye gelen flora ve fauna türlerine egzotik – istilacı türler denir. Kendi doğal sistemlerinden başka bir habitata gelerek yayılmaya başlayan istilacı türler, yerli türlerin doğal ortamlarında yok olmalarına neden olur. Ayrıca ekolojik anlamda ciddi tahribatlara yol açan bu türler, balık kaynaklarını azaltarak ekonomik anlamda da zarar oluştururlar. Dünya genelinde bilinen ve en tehlikeli olarak sınıflandırılan istilacı türler; istilacı türler Asterias amurensis (Japon Deniz Yıldızı) Taşındıkları bölgede hemen yerleşme ve çok çabuk yayılma kabiliyetleri vardır. 2 yıl içerisinde 12 milyon bireye kadar populasyonlarını genişletebilirler. Doymak bilmeyen bir yeme güdüleri vardır, balık ölüleri de dahil olmak üzere ne bulsalar yerler. Genelde tercihleri midye, deniz tarağı ve istiridyeden yanadır. Balık ve İstiridye yataklarına karşı son derece zararlıdırlar. Akuakültürü kötü etkilerler. Asterias amurensis Asterias amurensis - Ventral Asterias amurensis - Dorsal Carcinus maenas (Kıyı Yengeci) Midye üreticilerinin korkulu rüyasıdır. Çift kabuklular (bivalvler), yumuşakçalar (molluska) ve kabuklular (krustase) için hem avcı hem de rekabet ortamı demektirler. Balıkçılık, akuakültür ve ekosisteme olumsuz etkileri bulunur. Lagüner sahalarda, predasyon, rekabet ve habitat oluşturma özelliklerinden ötürü, tür populasyonunu ve tür çeşitliliğini azalttığı bilinmektedir. Çok geniş bir besin diyeti bulunur, 158 cinse ait türler ile beslendiği bilinmektedir. Carcinus maenas Carcinus maenas - Ust Carcinus maenas - Alt Caulerpa taxifolia (Katil Yosun) Tropikal okyanus suları ve denizlerin yerli türüdür. 1980’lerden beri akvaryumlarda dekoratif amaçlı olarak kullanılan, işgalci bir deniz yosunudur. Soğuğa dayanıklı bir ırk kaza sonucu Monako Oşinografi Müzesinin deşarj suyu ile Akdeniz’e karışmış ve sonra yayılmıştır. Akdeniz’de tespit edildiği ilk sene 1984’tür. Şu an için deniz zemininde 13.000 hektardan fazla alana yayılmış durumdadır. Kalabalık birey grupları meydana getirerek, yerli su yosunlarının yerleşmesini engeller, neredeyse bütün deniz yaşamına engel olur, yerel balıkçılığı da etkiler. Salgıladıkları toksinler, Akdeniz’deki esas otçul türler olan deniz kestanelerini ve onların yumurtalarını etkiler. Toksin seviyeleri Temmuz-Ekim döneminde en yüksek düzeye ulaşırken, Mart-Nisan döneminde en düşük düzeye iner. Ek olarak, Akdeniz’de Deniz Çayırlarını oluşturan Posidonia oceanicia gibi yerli yosun türlerini de etkilemektedirler, dip yapısına zarar veren yanlış balıkçılık teknikleri ve deniz kıyısındaki tatilcilerin tercihleri sebebi ile Posidonia oceanica gibi türler zaten tehlike altındadır. Caulerpa taxifolia Cercopagis pengoi (Olta İğnesi-Çengel Su Piresi) Kuyruğunun ucundaki çengel benzeri oluşum sebebi ile bu şekilde isimlendirilmektedir. Hazar Denizinin yerli türüdür. Doğal yaşam alanının dışında, Doğu Avrupa’daki bazı su yollarında ve Baltık Denizinde işgalci tür haline gelmiştir. Türkiye için işgalci tür olarak sınıflandırılmıştır. Balık ağlarını ve diğer ekipmanları kaplayarak ekonomik zarara sebep olmaktadır. Doymak bilmez avcılardır, ve diğer planktonla beslenen omurgalı ve omurgasızlarla rekabete girerler. Bu rekabet, zooplankton ile beslenen balık ve balık larvalarının bolluğunu ve durumunu etkiler. Cercopagis pengoi Clarias batrachus (Yürüyen Kedi Balığı-Asya Yayın Balığı) Nehrin denize açıldığı acı su ortamlarında bile yaşayabilirler. Nehir etrafındaki bataklıklarda, küçük su birikintilerinde, pirinç tarlalarında ve çamurlu sularda yaşarlar. Oksijenin yetersiz olduğu durumlarda sudan çıkıp çırpınarak (adeta yürüyerek) başka bir su birikintisine doğru yol alırlar, özellikle bol yağışlı sezonlarda sel ve nehir yataklarının taştığı durumlarda, yeni su birikintilerinin oluşması üzerine beğenmedikleri ortamdan çıkıp uzun süre karada yol alarak yeni yaşam bölgelerine ulaşabilirler. Kurak dönemin gelmesi ve sellerin oluşturduğu su birikintilerinin yetersiz kalması üzerine, geldikleri Mekong nehrine tekrardan geri dönerler. Yerli halk tarafından yiyecek amaçlı avlanırlar. Akuakültür işletmelerine saldırarak bir çok sayıda balığa zarar verir ve tüketirler. Fırsatçı canlılar olarak bilinirler, küçük alanlarda kısa sürede rakiplerini elemine eder ve dominant (baskın) tür haline gelirler.